8 Temmuz 2018 Pazar

Artvin.............



Artvin, Gürcistana sınırı olan ve Karadenizekıyısı bulunan, yeşilin her tonuna ev sahipliği yapan bir şehir.
Artvin genelinde Karadeniz ve Kafkas kültürü hakim.
Bitki örtüsü bakımından çok zengin bir şehir. Genellikle ladin, köknar ve çam ağaçlarının bulunduğu ormanlarla kaplı doğası.

Erzurum’un  Tortum ilçesnden Artvin’e gitmek için yola çıktığımızda hava karamak üzereydi. Günün yorgunluğuda çökünce bedene yarı uyur yarı uyanık Artvin’e vardık. Yol boyu her gözümü açıp kapayışta ya tunele giriyor ya da tunelden çıkıyor oluyorduk.  (Sonradan öğrendiğme göre Çoruh Vadisinde  yapılan baraj nedeniyle dağlar delinerek tam 47 tunel yapılmış) Konaklayacağımız yere vardığımızda hiç yorgunluk kalmadı diyebilirim:) Dağın eteğinde ve şehre tepeden bakan, gecenin karanlığında ışıl ışıl bir otel ve de çok sıcak bir karşılama........

Sabahın ilk ışıkları etrafı aydınlatınca Artvin dağlarıdaki yeşilin tonlarıyla güne merhaba demek ayrı bir keyifti.

Kahvaltıdan sonra gideceğimizin yerlerin yollarının dar ve dik oluşundan dolayı büyük araba giremiyeceği için, tur otobüsümüzü otelin önünde bırakıp, önceden ayarlanan küçük münübüslerle  yola çıktık.




Otel aynı zamanda bu manzaraya da ev sahipliği yapıyor.
İlk gittiğimiz yer Atatepe. Şehri  tepeden gören muhteşem bir manzaraya hakim  bir nokta.
 Türkiye’nin en büyük Atatürk heykelinin bulunduğu tepe Adatepe.
Artvin’li bir iş adamı olan Sıtkı Kahvecioğlu Vakfı tarafından yapılmış olan heykel, 22 metre yüksekliğinde ve 50 ton ağırlığında olan bu heykelin kalıplarıda aynen korunmakta.
Atatepe’nin muhteşem bir sehir terası ve oturup dinlenebileceğin sosyal tesi var.


Gururla izindeyiz.............

Oradan Kafkasör yaylasına geçtik. Kafkasör yaylası Artvin şehir merkezine 5-6 kilometre mesafede olan, 1200 rakımlı bir yayla.
Türkiye’de boğa güreşi yapılan tek yer. Muhteşem bir bitki örtüsüne sahip bir yayla. 

Demem o ki çocuklar gibi şendik:))))

Yine minibüslerle Borçka’da bulunan Karagöle geçtik. Karagöle giderken yol boyunca iri ufaklı vadide, süzülüp gelen dere ve şelalelerle karşılaşıyoruz. 
Ormanın yeşili ile gölün mavisi eşliğinde göl kenarında yürüyüş yolları, seyir balkonları ve küçük ahşap köprülerden geçerek gölün etrafını dolanabilme imknı yaratılmış. Aynı zamanda da mesire yeri. Karagöl’den Murgul’e geçtik.

Murgul ilçesinde bulunan Deliklikaya. Bu kayaya gelinceye kadar yol boyunda bir çok dere ve küçük şelalerle karşılaştık.

Burada küçük arabaları bırakıp tur otobüsüne bindik. Günü yorgun ama bi o kadar mutlu şekilde geride bırakarak, Artvin’de son gezi yerimiz Şavşat İlçesine doğru yola çıktık.

“Orman gülü”  sarısı ve pembesi yol kenarları ve orman içlerinde gülümseyip durdular.

Şavşat Bungalov evlerde güne uyanmak......

Şavşat Karagöl Milli Parkı. Turkuvaz renkli göle dağlardaki bitki örtüsünün rengi yeşilin tüm tonlar eşlik ediyor.
Aynalı  Sazan ve Kaya Sazanları

Şavşat’tın Cevizli Köyünde bulunan  bulunan Tibeti Kilisesi. Maalesef kaderine terk edilmiş.


Şavşat Evi Seyir Tepesi muhteşem ötesi bir manzara.......
Artvin’e gelip de Şavşat’ta “Seyir Tepesi” ne çıkmadan dönmeyin.

Yeşilin tüm tonlarımı görebileceğiniz bu terası bırakıp gitmenin hüznü çökmüş yüreklere.

Yavaş yavaş Artvin lokasyonunu terk etmenin zamanı gelmişti. 
Doğanın güzelliği karşısında kimse arabaya binmek istemiyor.

Söylemesi ayıp bizi uğurlamaya gelmiştiler :)

Evet Şavşat’tan çıkış, Ardahan sınırına varışla Yeşil cenet Artvin’e veda ettik.
Otobüsü durdurp yol kenarındaki kar kütlesine imzamızı attık. :)

Çok uzun bir post oldu biliyorum, her bir köşesi ayrı bir güzellik sergileyen bu şehir de o kadar çok fotoğraf çekmişim ki zor bela ayıkladıklarım  bu kadar gerisini varın siz tahmin edin.
Hoşça kalın dostaça kalın.
Kars  postunda buluşuncaya kadar :)