14 Eylül 2015 Pazartesi

Komşular...........

Çocukluğumu sevgi dolu bir ortamda geçirdim; dedelerimiz, ninelerimiz, teyzelerimiz, halalarımız, amcalarımız, dayılarımız, kardeşlerimiz, kuzenlerimiz, yengelerimiz ve de KOMŞULARIMIZ' vardı.

Komşularımız da ailemiz gibiydiler (komşu anneler, komşu teyzeler) evde eksik olan bir şey oldu mu koş komşuya, hastamısın komşuyu çağır kısacası sevincin de, üzüntünün de ilk paylaşıldığı evlerdi komşu evleri.

Komşunun evinde olan yasa diğer komşular ortak olur günlerce evde radyo açılmaz müzik dinlenmez idi. Biz çocuklar bile bunu anlar oyunlarımızı sessizce oynardık.

Ev de pişen yemek kokusu yakın komşuya gitmiştir diye hemen bir tabakla paylaşılırdı." Komşuda pişer bizede düşer" ( Sözünü çok beniser uygulamaya çalışırım )

Ekonomik olarak çok zengin bir mahallede oturmuyorduk ama çok renkli kültürleri barındıran sevgi, huzur, güven veren paylaşımları çok olan yürekleri zengin komşularımız vardı.

Ha ara ara komşular arasında huzusuzluk olmuyor muydu tabiki oluyordu, büyükler kendi aralarında kısa sürede hallediyorlardı. Biz çocuklar hiç bu işe karıştırılmazdık - karışamazdık da çünkü ; annem ben ve kardeşlerime sakın ha! Ben dargın olsamda siz asla sevginizde saygınızda kusur etmeyin komşuya derdi.

Bugün bunu yazmamın nedeni ülke olarak çok zor ve acı dolu günler geçirmekteyiz, hemen hemen her gün birkaç eve ateş düşüyor gencecik fidanlar yok oluyor. Gelin komşular birbirimizin elini herzamankinden daha sıkı tutup koruyup kollayalım ki daha çok yüreklere acı düşmesin, çocuklar öksüz kalmasın korkuyla büyümesin, küçucük yüreklerde kin değil sevgi yerini alsın.

İki komşumun birbirinden habersiz aynı gün içinde gönderdikleri.
Sıkca yaşanan bir durum ama şu sıkıntılı günlerde daha bi iyi geldi
bana bu yazıyı yazıp sizlerle paylaşmama da vesile oldu.