24 Mayıs 2015 Pazar

Göç........

Kışlık evden yazlık eve göç başladı. Nedense göçmen kuşlara benzettim kendimizi onun için"Göç" kelimesini kullandım. Tek fark kuşların göç yolculukları binlerce km. olabiliyor bizimkisi doksan km. :)))sonuç da göçmü göç.

Bu kısa göç yolculuğumuzda baharın gülen çocukları olan kır çiçeklerini büyük bir zevkle izleyip ara ara inip onların fotoğraflarını çektim.

İsimleri değişik gelen iki çiçeği koparıp sizlerle paylaşmak istedim.

Of da ne of bahçe ve evde manzara çok da hoş görünmüyor:(

Güzel bir hafta olsun herkese.

Gül hatmi ben buradayım diyordu. E kayıtsız kalamazdım:)))))

Bir arkadaşım bu çiçeğin adının "Namus "

Bu bitkinin adınında "Sakal" oldoğunu, kendi haliyle kuruyup vazoda uzun süre kalabileceğini söyledi.

Bu da ayrı bir güzel,ben çok sevdim. Daha doğrusu tüm kır çiçeklerini çok

seviyorum, sorunsuz her daim insanı mutlu kılan, umulmadık kıyıda köşede

başını gösterip bizi gülümsetirler. Yeter ki i görmesini ve sevmesini bilelim.

 

 

19 Mayıs 2015 Salı

Asma Yaprağı Salamurası.......

Şimdi tam asma yaprağı salamura zamanı. Her sene bu ayda biraz bahçeden biraz pazardan kullanabileceğim kadar asma yaprağı alıp kışlık salamuramı yapıyorum.

Çok değişik şekilde hazırlama şekiller var ama ben kayınvalidemden öğrendiğim gibi yapmayı tercih ediyorum.

Eşimin yazlık evin bahçesinden toplayıp getirdiği yaprakları ( hemen sarıp yemek için getirmişti:) salamura zamanı geçmeden sizlerle paylaşmak adına küçük bir kavanoz hazıladım.

Yaprakları yıkamadan damarlı kısımları üste gelecek şekilde sap kısımlarına bir tatlı kaşığı iri tuz ekleyip 10 - 12 yaprak üst üste gelecek şekilde sıralıyorum.

Üst üste sıralanmış 10 adet yaprağı rulo yapıp kavonoza yerleştiriyorum.

Kavanoz doluncaya kadar bu işleme devam ediyorum.

Dolan kavanozun üstüne bir ağılık koyup, önceden kaynatılıp

soğutulmuş suyu yaprakların üstüne döküp hava almıyacak bir şekilde

kavanozun kapağını sıkıca kapatıp serin bir yerde saklıyorum.

Yapmak istiyenlere kolay gelsin.

Not: Yapmaya başlamadan önce dikkat edilecek birkaç şey.

Yaprak saplarını 2 cm kısalıkda keselim - Kaya tuzu kullanalım - saklanacak kap olarak cam

kap tercih edelim - kavanozun ağzına taş değilde küçük cam ağırlık daha sağlıklı olacaktır,zira taş tuzlu suda erime yapabiliyor.

 

 

14 Mayıs 2015 Perşembe

Gurbet' te yaşanmışlıklar ve yaşananlar.......

Bunları yazmazsam rahat edemiyecektim.

Almanya gezim sırasında ora da yaşayan akraba, eş, dost, ve alışveriş yaptığımız yerlerde karşılaşıp ayak üstü yapılan sohbetlerde duyduklarımı, gözlemlediklerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Orada yaşıyan insanlarımızın birinci kuşak diye tabir ettikleri orta yaş üstü kişilerde aşırı bir memleket özlemi var. Konuştuğum 70' li yaşlarındaki bir bey diyor ki ! "50 senedir Almanya'dayım tek kelime almanca öğrenmek istemedim, memleketime döneyim burada kalmıyayım diye" Sonuçta oradan emekli olmuş. O almanca öğrenmemiş ama alış veriş yaptığı fırın çalışanlarına türkçe ekmek demeği öğretmiş.:))

Buraya ilk gelenlerin çok ağır ve zor işlerde çalıştırıldıklarını, vatan ve aile özleminin onlarda çok derin izler bıraktığını (eş ve çocuklarını çok sonra yanlarına alabilmişler) aradan bu kadar uzun seneler geçmesine rağmen unutamadıklarını anlatılar. Kısacası ne Türkiye'li olabildiklerini ne de Almanya'lı. Türkiye'ye geldiklerinde almancı diye hitap edilmesindende çok rahatsızlık duyup üzüldüklerini söylediler.

İkinci kuşak diye tabir ettikleri çocuklarının daha şanslı olduklarını, en büyük şanslarının ailelerinin yanında olmaları, dil sorunu yaşamamaları, iyi okulara gidebilme olanaklarının olmaları, meslek yapıp bir işe girebilmeleri. Bu kuşak çok çalışkan ve azimli geldiler bana şöyleki; gördüğüm ve duyduğum azımsanmıyacak kadar genç iş yatırımcılar var aynı zamanda da çoğunluğu kendi aldıkları evlerde oturuyorlar. Özücü yanı şansını iyi kullanamıyan yada kötü oyunlara kurban olan gençlerinde olmaları:(

Birinci kuşağın çektiklerini ikinci kuşak telafi etmiş olmalı ki; Büyükler gururla "zor işlerde" bizlerin çocukları değil, kendi (Almanlar'ın) çocukları çalışıyorlar" diye söylüyorlar.

Almanya'nın havasını bilemem ama doğasını, çevre temizliğini, mimarisini, bütün evlerin cam ve kapı önlerinin çiçeklerle, çeşit çeşit objelerle süslenmesinden ve de insanların birbirlerine saygı ve sevgi göstermelerinden çok hoşlandım. Sevgi ve selam olsun orada yaşayanlara ve sizlere.

Yaşama dair güzel bulduğunuz ne varsa hayatınızda çoğalsın çoğalsın..............

Bulunduğumuz köyde besicilik yapan insanların ev ve ahırlarının duvarlarındaki bu bitkiler ve cevrenin temizliği çok hoş.
Kış'ın görüntüsü böyle yaz'ın da yeşilliği ve gölgesi çok olan ağaç.

Bu evin de yan tarafında ahırlar var besicilik yapıyorlar...........

Nehirleri çok severim sanki insanın sevdasına, hasretine daha doğrusu o na fısıldadığın duygularına huzurla eşlik ediyor.

Begonvilli Ev'im bu iki fotoğrafı da sizin için koydum. :))))))

Kalbini, sevdasını nehire karşı parmaklıklara kilitliyenler sizlerede selam olsun.

 

 

7 Mayıs 2015 Perşembe

Güle güle güzel insan CİHAN! ( Cihan'ın Bahçesi)

Seninle yazışalı tam bir yıl oldu ama ben seninle sanki senelerdir tanışıp yazışıyormuşuz gibi gelirdi bana, çünkü o kadar samimi o kadar candan yazar ve sorardın ki bazen konunun dışına çıkar ortak konularda dertleşirdik. Dün gece uyku tumadı kalkıp senin sayfana girip, uzaklara gidecem diye yazmıştın o uzaklar oğluşununmu yoksa kızınınmı yanına diye soracaktımki gördüğüm yorumlar nedir neler oluyor hiç sana konduramadım. Herhalde yakınlarından biridir diye düşündüm ama dikkatli okuyunca anladim ki malesef ki dönüşü olmayan uzaklara kızına ELİF'ine gitmişsin sen.........

Sözün bittiği yere geldim............

Gittiğin yerde ışıklar içinde yat mekanın cennet olsun güzel yürekli insan CİHAN.......

3 Mayıs 2015 Pazar

Ludwigsburg Sarayı / Almanya

Ludwigsburg Sarayı 18. Yüzyılda avrupanın en etkileyici barok mimarisiyle inşa edilmiştir. 452 odadan oluşan saray sadece 60 odası ziyaretcilere açık bizi gezdiren rehberin verdiği bilgiler doğrultusunda sarayın içini 2 saat süresince resim çekme yasağına uyarak dolaştık. Çok isterdim fotoğraflayıp sizinle paylaşmayı önceden resim çekebiliyorduk şimdilerde yasaklanmış. Sarayı gezerken iki bilgi dikkatimi çekti bir odanın duvarları komple kırık ayna parçalarıyla kaplanmıştı neden kırk ayna diye sorduğumda (nazardanmı diyecek diye bekledim) rehber o yıllarda ayna çok kıymetli hediye sayılırmış olası kırılma durumunda her parçası bu şekilde değerlendirilirmiş. İkincisi ise duvalarda asılı olan bayan portrelerinde hiçbirinin ağızlarının açık olarak gülmemelerinin nedeni ise o yıllarda diş sağlıklarının iyi olmamasındanmış bize tercüme edenin bilgisi sizlerle paylaşmak istedim. Sarayın çok farklı peyzajlarla düzenlenmiş ön ve arka bahçeleri mükkemmel güzellikler sergiliyor. Sarayın alt bahçesinde çocuklar için masal bahçesini görünce insanın çocuk olasam diyesi geliyor. Bu yazı biraz uzun oldu galiba saraydaki o ihtişamı o yaşanmışlıkları görünce ne yazsam ne anlatsam diye şaşırdım. Hani bir söz vardı" zenginin malı züğürtün çenesini yorarmış" misali.:))

Evet Almanya ve İsviçre ziyaretimizi sonlandırıp bu hafta içinde Türkiye'ye döndük. Çok özlemişim çok buralarda bahar da bir başka yaşanıyor her yer mis kokuyor.

Gönlünüze göre bir hafta geçirmeniz diliyorum.

Bir kare çekmiştim ki rehberden uyarı aldım :( çok önceki yıllarda

fotoğraf çekebiliyorduk .

Sarayın bahçesinin saray içinden görünüşü.

Sarayın bahçesinde her sene farklı konularda böyle sergiler

düzenleniyormuş.

Panodan istediğin müziği seçerek bahçeyi müzik eşliğinde dolaşıyorsun.

Küçük teknelerle bu suyu takip ederek sarayın bahçesini dolaşabiliyorsunuz.

Sarayın alt bahçesinde çocuklar için masal bahçesi var. Kırmızı şapkalı

Kız' dan Ali baba kırk haramiler ve daha çok sayamıyacağım

masal evleri var.

Orayı gezen çocukların yüzündeki mutlu ifadeyi görünce;

Tüm ülkelerde çocuklar için böyle masal bahçeleri olmasını isterdim.

"Bana Bir masal anlat baba" şarkısını anımsattı tahmin ediyorum ki sizlerede.