31 Ocak 2016 Pazar

Sen yeterki okumak iste..........

 

 

Bu karaleri geçen hafta semt pazarında çektim.

Hava buzzzz gibi etrafta kar, tepede güneş!

Bugün semtimizin pazarı, pencereden hava kontrolü yapıyorum buzzz canım dışarı çıkmak istemiyor ama mutfakta dolaplara bakınca da gitmem gerekiyor.

Pazarda üstü acık teneke kutularda ateşler yakılmış ( ben onlara açık hava sobaları diyorum) satıcılar birer birer ellerini ısıtıp tezgah başlarına dönüyorlar. Sebzelerin çoğuda don yamiş , çok soğuk diyorum tezgah sahibine; şimdi iyi güneş ısıtıyor sabah daha çok soğuktu diyor.

Yan tezgahta bir satıcı hanım dikkatimi çekiyor elinde eski bir gazete parçasını dikkatlice okumaya çalışıyor, arada bir parmaksız eldivenin uçlarındaki parmaklarını nefesiyle ısıtarak.

Onu öyle görmek beni hem hüzünlendirdi hem de sevindirdi çünkü; bi an kendimi düşündüm benimde çok yaptığım şeydir şartlar, yer, zaman fark etmiyor eski bir gazete veya dergi yaprağıda olsa okumamışsam ona odaklanır okumaya çalışırım.

Her neyse alışverişi yarıda bırakıp hemen eve gidip ipadı alıp gazete okuyan hanımın yanına geri geldim.

Buz gibi bir havada ve işinin arasında gazete okumasından çok etkilendiğimi belirtip iki kare fotoğrafını çekip sayfama koymak istediğimi söyledim. Memnuniyetle kabul ettiğini belirtti.

Müşterilerden fırsat buldukca ara ara sohbet etmeye çalıştık. Kitap, dergi, gazete ne bulursa okuduğunu, okumayı çok sevdiğini, ilk okuldan sonra çok okumak isteyipde okutulmadığını, ama kendisi iki çocuğundan birinin üniversitede diğerinin lisede okuttuğunu üstüne basa basa gururla anlattı.

Dedim ya hava buz gibi, ara ara müşteriler gelip gidiyor bunlara rağmen, kısaca hayat hikayesini sıcak ve samimi bir anlatımla daha da önemlisi bana güvenip paylaşması "yaz güneşi " gibi içimi ısıttı.

Fazla vaktini almadan, mümkün oldukça görüşmelerde gazete dergi ve kitapla misafiri olacağımı, bana zaman ve paylaşımları için teşekkür edip ayrıldım.

Bizim sohbetimizi gören diyer tezgah sahipleri bizide çek bizim sorunlarımızıda söyle demeye başlayınca çok utandım acaba yanlışmı yaptım dedim kısaca durumu izah edip mahçup bir şekilde oradan ayrıldım.

Okumak isteyipte okutulamayan adı Ayşe, Fatma, Hatice, Türkan ..................olmuş fark etmez okumaya gönül vermiş herkese yürekten selam olsun.

 

 

22 Ocak 2016 Cuma

Tığ işi yelek.....

Geçen kış evde yarım kalan yünleri değerlendirmek için tığ şi bu bu yeleği ördüm.

Çok kullanışlı ve (Bakmayın delikli olduğuna) çok da sıcak tutuyor.

Bu sene de biraz uzun bir yelek, daha değişik iple yapıp beraber yayınlayım diye düşünmüştüm. Maalesefki bileğimde olan rahatsızlık nedeniyle tığ kullanamadım.:(

Daha önce uzun tunik şeklinde örmüştüm ( hediye oldu) çok şık durmuştu.

 

Üzüntüden, sıkıntıdan uzak bir hafta sonu diliyorum..

 

10 Ocak 2016 Pazar

Boş parfüm şişeleri ...............

Kızımın yıllar önce iş gezisi için ilk yurdışına çıktığında, gitmiş olduğu ülkeden bana ve kendisine almış olduğu parfümlerin şişelerini, ben de anısı olduğu için atmaya kıyamamıştım.

Hem kızımın hemde oğlumun küçükken oynadıkları "bazı" oyuncaklarını atmaya kıyamayıp sakladığım gibi.

Evet gelelim şişeleri nasıl değerlendirdiğime. Şişelerin önce ağız kısmındaki aparatları bir pense yardımıyla çıkardım.

Kızımın oyuncak bebeklerinin kafalarını alıp şişelerin üzerine kuvvetli bir yapıştırıcıyla tutturdum.

Ha! yapıştırmadan önce birinin içine renkli kolonya ile doldudum. Diğerini ise akralik cam boyayla boyadım.

Ayıptır söylemesi ben çok beğendim. Sizlerde beğendinizmi?:))))

Güzel bir hafta diliyorum.

Ufacık şişelerimden bir kaçı :))))