14 Mayıs 2015 Perşembe

Gurbet' te yaşanmışlıklar ve yaşananlar.......

Bunları yazmazsam rahat edemiyecektim.

Almanya gezim sırasında ora da yaşayan akraba, eş, dost, ve alışveriş yaptığımız yerlerde karşılaşıp ayak üstü yapılan sohbetlerde duyduklarımı, gözlemlediklerimi sizlerle paylaşmak istedim.

Orada yaşıyan insanlarımızın birinci kuşak diye tabir ettikleri orta yaş üstü kişilerde aşırı bir memleket özlemi var. Konuştuğum 70' li yaşlarındaki bir bey diyor ki ! "50 senedir Almanya'dayım tek kelime almanca öğrenmek istemedim, memleketime döneyim burada kalmıyayım diye" Sonuçta oradan emekli olmuş. O almanca öğrenmemiş ama alış veriş yaptığı fırın çalışanlarına türkçe ekmek demeği öğretmiş.:))

Buraya ilk gelenlerin çok ağır ve zor işlerde çalıştırıldıklarını, vatan ve aile özleminin onlarda çok derin izler bıraktığını (eş ve çocuklarını çok sonra yanlarına alabilmişler) aradan bu kadar uzun seneler geçmesine rağmen unutamadıklarını anlatılar. Kısacası ne Türkiye'li olabildiklerini ne de Almanya'lı. Türkiye'ye geldiklerinde almancı diye hitap edilmesindende çok rahatsızlık duyup üzüldüklerini söylediler.

İkinci kuşak diye tabir ettikleri çocuklarının daha şanslı olduklarını, en büyük şanslarının ailelerinin yanında olmaları, dil sorunu yaşamamaları, iyi okulara gidebilme olanaklarının olmaları, meslek yapıp bir işe girebilmeleri. Bu kuşak çok çalışkan ve azimli geldiler bana şöyleki; gördüğüm ve duyduğum azımsanmıyacak kadar genç iş yatırımcılar var aynı zamanda da çoğunluğu kendi aldıkları evlerde oturuyorlar. Özücü yanı şansını iyi kullanamıyan yada kötü oyunlara kurban olan gençlerinde olmaları:(

Birinci kuşağın çektiklerini ikinci kuşak telafi etmiş olmalı ki; Büyükler gururla "zor işlerde" bizlerin çocukları değil, kendi (Almanlar'ın) çocukları çalışıyorlar" diye söylüyorlar.

Almanya'nın havasını bilemem ama doğasını, çevre temizliğini, mimarisini, bütün evlerin cam ve kapı önlerinin çiçeklerle, çeşit çeşit objelerle süslenmesinden ve de insanların birbirlerine saygı ve sevgi göstermelerinden çok hoşlandım. Sevgi ve selam olsun orada yaşayanlara ve sizlere.

Yaşama dair güzel bulduğunuz ne varsa hayatınızda çoğalsın çoğalsın..............

Bulunduğumuz köyde besicilik yapan insanların ev ve ahırlarının duvarlarındaki bu bitkiler ve cevrenin temizliği çok hoş.
Kış'ın görüntüsü böyle yaz'ın da yeşilliği ve gölgesi çok olan ağaç.

Bu evin de yan tarafında ahırlar var besicilik yapıyorlar...........

Nehirleri çok severim sanki insanın sevdasına, hasretine daha doğrusu o na fısıldadığın duygularına huzurla eşlik ediyor.

Begonvilli Ev'im bu iki fotoğrafı da sizin için koydum. :))))))

Kalbini, sevdasını nehire karşı parmaklıklara kilitliyenler sizlerede selam olsun.

 

 

8 yorum:

  1. Çok zor değil mi? Ben ortaokulda, lisede okurken annesi babası Almanya'da olan çocuklar vardı. Onlar aile büyüklerinin yanında kalırlardı. Gerçekten çok zor bir durumdu. Fotoğraflar harika sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimde ortaokula gittiğim dönemde çok sevdiğim arkadaşımın annesi babası Almanyaya çalışmaya gitmişlerdi arkadaşım babaannesinde kalırdı zaman zaman ağlamalarına şahit olur çok üzülürdüm. Sevincinede ortak olurdum çünkü bende ufak defek hediyelerden nasiplenirdim :))))

      Sil
  2. Çok güzel tespitler ve yıllardır hep şikayet etmelerine rağmen bu konu da kimse bir adım gidemedi hala almancı deniyor ya:((
    görüntüler o kadar güzel bayıldım. o merdivenleri inerim hem de aheste tadını çıkara çıkara:)))))
    temizlik her yerde dikkati çekiyor köyleri bile turist karşılayacak müze kadar temiz. Neden hep kötü şeyleri örnek alır ki bizim insanımız:(( aynı değeri Ülkemizde de uygulayabilsek ama maalesef kes biç yok et mantığı hakim bakalım nereye kadar:(((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel benzetme yapmışsınız çok hoşuma gitti." köyler bile turist karşılıyacak kadr temiz " bu sözünüzün altına imzamı atarım. Çok sevgiler.

      Sil
  3. Sevgili gezgincim gerçekten zor işler bunlar benim ve eşimin kuzenlerimizde kimi Avustralya da kimi İngiltere ve Almanya da ne buraya uyum sağlayabiliyorlar ne oraya çoçuklar da iki kültür arasında kimi bocalıyor kimi adapte oluyor düşünsene bizler bile tayinle bir başka yerleşim yerine gitsek dilimiz dinimiz bir olmasına rağmen bocalıyoruz onla ne yapsın bu ülkeler arası işbirliklerinde ele alınası bir durum ama manzaralar bir harika biz yeşil ülke desekde kendimize onlarda da yeşilin her tonu var doğaya saygı var bu arada paylaştığın resimlerde çok güzel köyler harika eline sağlık selamlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 70' li. Yıllarda gidenler gerçekden çok yıpranan kesim benimde yakınlarım var çok iyi bilirim izine geldiklerinde çok hikayelerini dinlemişimdir hani derler ya anlatsm roman olur çoklarıda hayatta değiller . Sevgiler.

      Sil
  4. Yazdıklarınızı ilgi ile okudum. Orada yaşayan vatandaşlarımızın yıllardır yaşadığı kültür şokunu, maddi manevi zorlukları biliyorum. Benim de bazı yakınlarımın Almanya deneyimleri oldu. Hatta yıllar önce en küçük amcamı çok genç yaşta Almanya'da kaybettik. Dediğiniz gibi daha sonraki kuşaklar az çok uyum sağladılar ama ne var ki, ne Türk ne Alman kültürü ile tam anlamı ile uyumlu olmadıklarını düşünüyorum. Öte yandan, köyleri kentleri, alt yapı ve görünüm olarak çok çok daha iyi durumda. Kesinlikle onlardan örnek alacağımız pek çok şey var. Bizim burada da yaşayan yaşlı Almanlar, İngilizler var. Orman yürüyüşlerimde karşılaşıyorum ve çöp yığınlarını görünce utanıyorum. Zaten iç kimse görmese bile benim üzüntüm bana yetiyor. Bu köye yerleşeli beni en çok rahatsız eden konu köy halkında çevre bilincinin sıfır olması. Biz neden güzelliklerimizin değerini bilemiyoruz? Çok üzülüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk gidenlerin çalışıp para kazanıp biran önce memleketime döneyim derdine düşdüklerinden etrafı görecek halleri yoktu. Onlardan sonrakiler yani çocukları tam Türk-Alman kültürüne uyum sağlıyamasalarda kötünün iyisi diye düşünelim. Benim ençok dikkatimi çeken onların çocukları birkaçında duydum "burada yaşıyoruz biz almanız diyorlar" ileriki yıllarda bu çocuklar Türkiye'ye. sadece tatile gidilecek bir ülke gibi düşünecekler sanırım.:(( tabi yazdıklarım hepsi için geçerli değil ama yok da saymam doğru tespit olmaz diye düşünüyorum. Biz neden güzelliklerimizin değerini bilmiyoruz? Diye souyorsunuz ya ben diyorumki! İyiye kötüye kayıtsız kalmayalım, sadece bakmayalım görelimde, duymuyalım aynı zamanda konuşalım, çevre bilincinin farkında olarak yaşayalım "ağaç yaşken eğilir" sözünü kulak ardı etmeden çocuklarımıza bunları öğreterek büyüttüğümüz zaman. Çok sevgiler.

      Sil