28 Ağustos 2017 Pazartesi

Kozak yaylası (Demircidere Köyü)....

Ağustos ayı geldiğinde pazarlara da kozak üzümü gelir, ben de bu üzümü çok severim. "Uzümünü ye bağını sorma" derler ya. Biraz meraklı olduğumdan olsa gerek üzümü de yedim bağını da araştırıp gidip görmeğe karar verdim.

Kozak yaylası nerede dedik çıktık yola. Kozak yaylası, Ayvalık ve Bergama arasında fıstık çam ormanlarıyla kaplı muhteşem doğaya sahip bir yer. Yol bizi Kozak'ın 16 köyünden biri olan Demircidere Köyüne götürdü.

Köy meydanında devasa bir çınar ağacının ev sahipliği yaptığı kır hahvesine konuk olduk. Hoş bir muhabbet eşliğinde ince belli bardaklarda çaylarımızı içtik. Kahvenin yanıbaşında köy müzesi olduğunu görüp önce müzeyi, sonrada etrafı dolaştık.





Çevre fıstık çamlarıyla kaplı.

Bu köy bir türkmen köyü. 

Köy müzesinden bir kare.




Çok sıcak bir saate denk geldi. Yoksa çok güzel muhabbet yapılıp çay içilirdi :)





Ağaca asılı olan şey (adını bilemedim) Oya boncuktan yapılmış el emeği tamamı.

Sevdasına kapılıp yollara düştüğüm kozak üzümü.


Bize evinin avlusunu (bahçesini) açan güzel yürekli insane da selam olsun.

Kızımın çok hoşuna gitti kaldırım üstü sohbeti.

Hani  derler ya "yüreğinin güzelliği yüzüne vumuş"  bu hanım da bize öyle geldi. Tatlı dili, bal rengi gözleri ve de başındaki Kota oyasına bayıldık.

Köyün kafesi "Sevinç Ana'nın Yeri."

Hem karnımızı doyurduk, hem de gönlümüzü.


Sevimliliğine bakar mısınız, pamuk topu gibi:)


Bahçenin duvarında olan bu yazı çok hoşumuza gitti.

Daha çok gezilip yazılacak yerleri vardı ama  gitmek için çok sıcak bir günü seçmiş olmamız ve zamanı iyi kullanamamız bizi engelledi.

Diğer 15 köyün de çok güzel olduğu söyleniyor. Bir sonraki rotamızda onlardan biri olacak.

Siz blog dostlarının  şimdiden Kurban Bayramınızı kutlar, musmutlu güzel  günler dilerim.