27 Mart 2017 Pazartesi

Meksika ...........

Bir kaç yıldan beri Meksika'ya gitme planı yapıp sonra vaz geçiyorduk. Biraz duyduklarımız biraz okuduklarımız bizi korkutuyordu doğrusu. Bu yılda dönmemize az bir zaman kala ani bir kararla herşey dahil paketlerinden birini seçerek Meksika'ya uçtuk.

Beş saatlik bir uçuştan sonra Cancun hava  alanına  indik.  -20 lerden +27 lere geçmek biraz şok etkisi yaptı doğrusu. Pasaport kontrolünde ben ve eşim pasaport üzerinden biraz zorluk yaşayıp moralimiz bozulmuş olsada  kızımın uğraşıları sonucu Meksika'ya Cancun şehrinden giriş yaptık. Olayı kısaca yazayım bilginiz olsun. Biz burdan giderken Calgary deki Meksika konsolosluğuna e-mail ile sorduk. Eşim be bana vize lazım mı diye. Konsolosluktan gelen yanıt: Pasaportunuzda geçerli Kanada vizesi var ise Meksika'ya vizeye ihtiyacınız yok dendi. Bizde bu maili print edip yanımıza alıp vardık Meksika'ya. Ama girişte kızımı geçirip bizi geçirmediler. Bizde elimizdeki konsolosluktan gelen maili gösterdik. İçeriye göçmenlik bürosuna götürdüler. Ordaki görevli maili okuyup özür diledi, sistemden kaynaklanan hata galiba ekranda vize gerekiyor ama problem değil dediler. 20 dakika içinde 1 er aylık vize verip tekrar özür dileyip bizi kapıdan geçirdiler. Vize için herhangi bir ücret almadılar. Tabii biz burada otelin otobüsünü kaçırdık. 

Turun olduğu bölüme gittik. Orada  bizi bekletmeden bir araç hazırlayıp Cancun'dan  yola çıkardılar. 1 saatlik yolculukta yemyeşil orman manzarasını seyrederek Playa Del Carmen deki otelimize geldik. 

Bugün biraz kaldığımız yerden bahsetmek istiyorum.

Otel okyanus kenarında oldukça büyük bir ormanlık alana  kurulmuş devasa bir tesis. (Grand Sunset Princess) 

Otel temizliğiyle, görevlilerin yirmidört saat verdiği hizmet ve gösterdikleri güleryüzlülükleriyle mükemmel. Beni çok etkileye doğanın çok iyi korunarak canlıların yaşam alanlarını dokunmadan  hizmet vermeleri diyebilirim.



Atlantik  Okyanusu 


Yol boyu dikkatimi  çeken ilk tabela Meksika'nın ünlü ressamı "Frida Kahlo" nun panosu.
Hayat hikayesinden çok etkilendiğim kadın.

 

 
Değişik bir ağaç
 
Otelin bahçesinde yürüyüş yolları km.lerce devam ediyor.
Sanata çok önem veren bir ülke her taraf heykellerle dolu.

 
Adı Coatı olan bu hayvanlar sürüler halinde bahçenin her yerinde dolaşıyorlar.
 Bazen de yanı başınız da olup yiyecek ne varsa alıp kaçabiliyorlar.

 
Bahçenin diğer sahipleri, yaşadıkları doğaya uyumlu renkleri yüzünden zor seçilen İguanalar.

 


 
Güneşlenmek onun da hakkı:)

 



 
Adı halk arasında Zanate (Carib grockle) olan bu kuşular da oldukça güzel ötüyorlar.
Çok video çektim ama buraya koyamayı beceremiyorum. Sağ üst köşede 
İnstagram mı tıklarsanız müthiş güzel sesler dinleyebilirsiniz.
 



 
Deniz kumu çok güzel beyaz bir kum içindeki odun parçasını ben kuşa benzetip 
Kuma gömdüm. Doğanın sanat eserini ben buldum:)

Karayip denizi 

Bizdeki sahil kasabalarında olduğu gibi satıcılar çok.

 
Otel yönetimi kontrolünde 
Fotoğraf çektirmek isteyenler için.
 


Sahil şeridi kokonat  ve palmiye ağaçları ve onlara eşlik eden kuş sesleri.
Umarım buraya kadar sıkılmadan geldiniz. Diğer postlarımda Coba, Playa Del Carmen ve Tulum'a yer vereceğim.
Herhalde Türkiye'ye geldikten sonra anca olur diye düşünüyorum.
Meksika'dan selam ve sevgiler tüm dostlara.

16 Mart 2017 Perşembe

Havlu saç bonesi........

Benim gibi az dikiş bilenlerin bile çok rahatlıkla dikebileceği bir saç bonesi.
Bulunduğum yerde metre işi havlu satan dükkan olmadığından, evdeki kullanılmayan havludan yaptım.
Dikiş makinasını çalıştırmayı beceremedim.  Elde makine dikişi yaptım.
Çok kullanışlı ve rahat aynı zamandadır saçın ıslaklıpını çabuk alıyor. 
Uzun saçlı hanımlar için çok ideal diyebilirim.


Konu mankeni çay kavanozu olunca:))
Baştan söyleyeyim dikiş ve resim yapan hanımlar ayrıntılara takılmayın olmazmı?:)

Hazır alınan bone. Kalıp olarak kullandım. 

/ 
Ben düğmenin yerine lastik koydum.




 Şimdilik buradan selam ve sevgiler olsun.
Bakarsınız bir sonraki postumla başka bir ülkeden merhaba diyebilirim siz güzel dostlara.

11 Mart 2017 Cumartesi

Benim gözümden fotoğrafladığım kareler.........

Buraya geldiğimden beri hiç güneşin doğuşunu izleyemedim. Ben uyandığımda güneş çoktan doğmuş oluyor. Ne uykucu kadın diyorsunuz değil mi? :) İşin  aslı çok uykucu olduğumdan değil çok geç saatte uyumamızdan kaynaklanıyor. Burada gece başlarken orada sabah oluyor. Sabah haberleri o kanal bu kanal derken sabaha yakın uyuyoruz. Kısacası demek istiyorum ki güneşin doğuşunu yakalayamadım ama batışını kaçırmamaya çalışıyorum.

Siz dostlar; çok  haz alarak çektiğim bu karelere bakarken, gözünüzün görüp de gönlünüzde uyandırdığı duyguları yazarsanız çok mutlu olurum.

Sevgili Handan, (Metebilge blogspot) senin gibi fotoğraflara tıkla seç müziğini demek isterdim. Maalesef beceremedim.:)


 
Gün batımının yola ve nehre yansıması (altın tozu serpilmiş gibi)

Gökyüzünün yola ve nehre yansıması ( burada da gümüş tozu)
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Güneş'in bulutlarla valsi.

 
Kuş bakışı böyle birşey. İzlerken özendim.

 
Ay ışığının gece ağaçlara yansıması.

 

 

 
Dilek tutalım mı? Ay'ı iki ağaç arasında yakaladım.

 

 
Ay'la bulutların valsi.
 

 
Biri köpeğini gezdirip mutlu etmeğe çalışırken,diğeri bir balığın yaşamını sonlandıracak! 


 
Umarım sıkılmadan bu kareye kadar gelmişsinizdir. 

Günleriniz güneş gibi sıcak
Ay gibi parlak
Su gibi berrak olsun.

Okyanus ötesinden tüm dostlara  kucak dolusu selam ve sevgiler olsun.





7 Mart 2017 Salı

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü..........


 



Kaldırımda rastlaştlaşıp selamlaştık. Çok dalgı ve yorgun görünüyordu. 
"iş yerinden yeni çıktım alışveriş yaptım eve gidiyorum" dedi.
"Yarın Kadınlar Günü buluşalım mı? " dedim. Başını önüne eğdi "işe gidiyorum çalışmam gerek" dedi.
Dünya Emekçi Kadınlarına sevgi selam olsun.

Not:  fotoğraf, su birikintisinin kaldırımda oluşturduğu kadın figürü.



2 Mart 2017 Perşembe

Cemre ve Grounhog Day (Dağsıçanı Günü)........


Başlığı okuyunca bu da neyin nesi  dediğinizi duyar gibi oldum. Onun için hemen konuya gireyim.

Cemre ve Dağsıçanı günü (Groundhog Day)  her ikisi de yüzyıllar boyunca  farklı kültürlerde de olsa halk tarafından gözlenmiş denenmiş hava tahmini yapılan bir olaydır. Bilimsel bir olgu değildir.

Cemre bizim kültürümüzde önemli bir yere sahiptir. Sözlük anlamı kor halinde ateş.

Kış mevsiminin bitimine doğru yedigün arayla 19-20 Şubat tarihinde havaya,  26-27 Şubat tarihinde suya, 5-6 Şubat tarihinde toprağa düştüğüne inanılan sıcaklık yükselmesidir.

Bir nevi kış mevsiminin son günleri bahar mevsiminin başlangıcı diye kabul görür.

Grounddog Day (Dağsıçanı günü) Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da 2 Şubat günü geleneksel olarak kutlanan bu günün nedeniyse uzun süren kış mevsiminin ne kadar daha süreceğini bir nevi bizdeki gibi baharın gelişini öğrenmek diyebiliriz.

Bugünün hikayesi  yüzyıllardır süregelen Kızılderili efsanesine dayanıyor. 

Her yıl dağsıçanı 2 Şubat'ta toprak altındaki yuvasından çıktığında gölgesini görür hemen yuvasına kaçarsa kışın altı hafta daha süreceğini,  gölgesini görmez etrafta biraz dolaşırsa baharın o yıl erken geleceğine inanılıyor.

Erken veya geç gelen bahar ülkemize ve bütün dünya ülkelerine huzur ve bereket getirsin.

NOT:
ABD bir yönetmen 1993 yılında bu konuyu sinemaya taşımış. "Bugün Aslında Dündü" 1993  yılında sinemalarda gösterilmiş bir komedi filmi. Ben de yeni izledim. Fantastik ve komedi türü güldürürken de düşündüren bir filim. Kısaca konusu: TV. Kanalında hava durumu sunuculuğu yapan birinin, her yıl 2 şubat'ta o ülkenin Punxsutawey kasabasında yapılan Groundhog Day (Dağsıçanı Günü) etkinliklerine istemeyerek katılması ve akabinde yaşanan olaylar anlatılıyor.
       






22 Şubat 2017 Çarşamba

Yoğurtlaç.......

 

Başlık olarak ne yazabilirim diye düşünürken sütlaca kardeş yoğurtlaç olsun dedim.:)


Uzun zamandan beri paylaşmayı düşünüyordum ama hep yedikten sonra aklıma geliyordu. Fotoğraf çekmek kısmet olmuyordu, taa ki bugüne kadar. Burada Türkiye'deki haberleri canlı izleyelim diye çok geç saatlerde uyuyoruz aradaki zaman dilimi 9 saat olunca. Haliyle akşam yemeğiyle yatış saati arasında bir açlık krizi yaşıyoruz:) evsahibemiz sevgili kızım bu sunumu yapınca çok hoşumuza gitti:) hemen hemen her akşam bizim sütlaç yerini alacak yoğurtlaçımız oldu:)

Aslında düşündüm yaz akşamları çok güzel bir ikramlık olabilir. Bu yaz benim favori ikramlıklarım arasına girdi bile diyebilirim.

Ana malzeme yoğurt. Şekersiz bir meyve olduğu için blueberry (yabanmersini), Corn flakes( Mısır gevreği) ceviz, tarçın (olmazsa olmazımız) Akçaağaç şurubu burada çok olduğu için ben onu kullanıyorum ama yerine bal yada pekmez de olabilir. Ölçü vermek istemiyorum yapacağınız kaba ve damak tadınıza göre değişebiliyor.

Bu tarife muz da çok yakışıyor.

Aniden bastıran şeker krizlerine çok iyi bir ara öğün olduğunu belirtmek isterim.



12 Şubat 2017 Pazar

Kanada'nın Calgary şehrinde yaşam

Bu yazımda Kanada ve şu an bulunduğum şehir "Calgary" den bahsetmek istiyorum.

Calgary Kanada'nın on eyaletinden biri olan Alberta'ya bağlı 1 milyon 300 bin nüfusu olan bir şehir.

Bir petrol şehri olup, birkaç yıldan beri de dünyanın en temiz seçilen şehridir.


 


Şehir merkezini baz almazsak evlerin çoğunluğu Bahçeli ve müstakildir.  Evlerin  bahçe duvarlarının tahta çitlerle çevrilmiş.  Beton  duvar çirkinliğinin olmaması da ayrı bir güzellik sergiliyor.

Dünyanın bir çok ülkesinden gelen insanlarla komşuluk ve arkadaşlık yapıp kültürlerini paylaşmanın güzelliğini yaşıyorsun bu ülkede.

Burada insanlar rahat, hoşgörülü, yardım sever ve son derece saygılılar. Kısaca demek gerekirse özel yaşam alanına çok saygı gösterip aynı saygıyıda karşıdan beklerler. 

Bu ülkede en çok dikkatimi çeken şeylerden biri de  kütüphanelerin çok olması ve her yaşa hizmet vermesi.

Çetin geçen kış şartlarında insanların yaşamını kolaylaştırmak için şehir merkezinde iş yeri ve alışveriş merkezlerinin bulunduğu büyük binalar blok blok cam koridorlarla birbirine geçişi sağlanmış. 


 

Bu binalara girmek için18 giriş kapısı hiç dışarı çıkmadan binadan binaya geçmek içinde 62 cam koridor bulunmakta.

Doğa, hayvan ve insanın sevgisinin  içiçe yaşanandığı bu ülkede; kedi ve köpek  dışında hiçbir hayvanın doğal yaşamına dokunulmadığı gibi beraber yaşananın kolaylıkları sunulmuş. Burada sokak da kedi ve köpek sahipsiz göremezsiniz varsa da evden kaçmıştır. Halkı o konuda çok duyarlı hemen ilgili birimlere telefon ederler. Gelen görevli hayvanı ailesini bulup teslim eder. Aile uyarılır bir daha olmasın diye de hatrı sayılır bir fatura ödetilir. Benim dalgınlığım yüzünden böyle bir şey yaşadığımız için durumu çok iyi bilenlerdenim. (Kaybedipte bulmak var ya ) diye blogum da yazmıştım.     

Trafik kuralları burada çok iyi işlemekte ışık olmayan yerlerde öncelik yayalara verilmiştir. Kaldırımdan aşağıya adımını attığın an arabalar en az on metrede duruyor Karşı kaldırıma çıktığına emin olduktan sonra hareket ediyorlar. Burada yaya olmanın keyifini yaşıyorsun. Alışık olmadığımızdan olsa gerek eşim de bende utanıyoruz onlar bekliyor diye :)  Klaksiyon çok ama çok mecbur olmadıkça kullanılmıyor.

Kanada mutfağının çok çeşitli yemekleri yok. En popüler yemeklerinden biri Poutine diye bilinen bir çeşit patates kızarması. Patatesin üzerine dökülen et suyu sosu ve  yöresel peynir rendesiyle sunulan bir atıştırmalık. Daha çok uzak doğu mutfağı yaygın.

Şu an bulunduğum şehir (Calgary) de ekonomik kriz olsolmasına rağmen yaşam standartları yinede yüksek diyebilirim.  Emlak  fiyatları çok yüksek. Doğalgaz ve benzin ucuz.

Burada çocuklar hariç her yaş kendine iş bulabiliyor. Emekli olup da tekrar çalışıyor insanlar. Gönüllü çalışan kesim de oldukça yüksek.


 
               Emekli olduktan sonra ikinci işini yapan bu sevimli insanlar Calgary hava alınınca indiğinizde hoşgeldiniz nasıl yardımcı olabiliriz 

Bu şehirde etkenlikler hiç bitmez. Ama burayı en özel kılan etkinliklerin başında dünyanın en büyük açık hava şovu kovboy kültürünü yaşatan "Calgary Stampede"  gelir.

 

1912 yılından beri kovboy ruhunu yaşatır Rodeo şov.

 

Kar şehri Calgary'den selam ve sevgiler olsun siz güzel dostlara.

2 Şubat 2017 Perşembe

Bir yaş daha........

Bugün benim doğum günüm.
Günler, haftalar, aylar derken birde bakıyorsun  ki bir yıl daha geçmiş..
Bir yıl da ne ki nice nice yıllar geçip gitmiş.
Gençken hayatı düşünmeden dolu dizgin harcıyor insan zaman hiç geçmeyecek gibi.
Her neyse....
Eski yaşam standartlarına göre yolun yarısını çoooooook oldu geçeli. 
Ben yeni yaşam startlarındaki yolun yarısını baz  alayım en güzeli.:)
Bu da benim kendime doğum günü hediyem olsun.:)



 '

Gerçekleşmesini beklediğim çooooook güzel şeyler var.

Totemim.



29 Ocak 2017 Pazar

Bir mutfak aparatı.........

Bugün bir tahta balığın marifetini birde onu tanıtmak için kendi marifetimi 
anlatayım dedim. 

 



Bakmayın böyle süs diye asıldığına önemli iş başarıyor.

 

Evet asıl görevi fırından tepsiyi çekmek. Bir nevi maşa görevi görüyor.

 
Şimdi gelelim kendi marifetime. Fırında peynirli mantar.

Kişi başına bir mantar hesabıyla şapka şeklindeki kahverengi mantar (Mashroom Caps). 

Bir mantara bir yemek kaşığı hesabı peynir (ben keçi peyniri, Blue cheese biraz da kaşar kullandım). 

Bir tatlı kaşığı kekik, kırmızı pul biber arzuya göre sarmısak karıştırılır. Mantarların sağlam olan sapları ufalanıp bu karışıma eklenir. Arzu ederseniz makarnanın sosuna da ekleyebilirsiniz. 

Mantarlar çeşme altına tutulup hemen kurulanır. 

Karışım mantarların içine doldurup üzerlerine biraz tereyağı eklenir. 

Önceden (200 derece) ısıtılmış fırında üzeri kızarıncaya kadar takriben 20 -25 dakika pişirilir.

 

 
Ben yanına makarnayı çok yakıştırırım :) sizi bilemem. Yapmak isteyene kolay gelsin.

Not: Mantarları fazla suda yıkayıp bekletmeyin çok su çeken mantar geç pişer ve tadını kaybeder.