20 Şubat 2018 Salı

Günübirlik gezi........


Hafta sonu ani bir kararla kendimi Uludağ’a giden dağcı  ( eşimin de dahil olduğu) gurubunun arasında buldum. Buna biraz da kar görme arzum neden oldu.
Gün aymadan Bursa’da olduk. Çok eken gittiğimizden teleferik gişesinin açılmasını bekledik. Sabahçılara çay ve börek hizmeti veren küçük bir çay ocağında. Teleferiğe binişimiz ve ikinci oteller bölgesine varmamız 25 dakika sürdü.Buradan guruptan ayrıldım. Evet nihayet karı görüp elleyip kokladım. Özlemişim, varlığı bir dert, yokluğu bir dert misali. Sabah saati ayazına maruz kalmamak için, açık bulduğum bir cafeye girdim. Fakat etrafta hiçbir hareketlilik olmadığı gibi ses veren de yok. Tekrar dışarı çıkıp etrafa bakınıp ayazı yiyince yine aynı cafeye döndüm. Biraz etrafa bakınınca genç birinin derin bir uykuda olduğunu gördüm. Hiç uyanacak gibi değildi, oradan ayrılıp otellerden birine gitmeğe kara verdim.Ta ki  güneş çıkıp etrafı ısıtıncaya kadar orada oturdum.
Sonrası mı? Gelin fotoğraflarla gezelim.


Mis gibi sıcacık  bir bardak çay beni benden alıdı.
Sabah ayazının bitip havanın biraz ısınmasını beklerken zamanı boş geçirmek istemedim.
Büyük küçük herkes kendine göre kayak yapmanın keyifini yaşıyordu. 
Kimileri piste kimleri boş bulduğu yerlerde.
Güneşin ısısı, gögün mavisi, çamların yeşili, yerin beyazlığı ve insanların sevinç çığlıkları....
Dönüş başladı.  Saatlerce teleferik kuyruğu bekledik. Çok kalabalık ve yoğun bir gündü.


Teleferikten aşağıyı izlemekte ayrı bir zevkti. 
Kimileri yukarıda kayıp eğlenirken kimileride aşağılarda ateşlerini yapmış piknik yapıyorlardı.
Sonuçta insanlar bir şekilde bahar sıcağı havasında olan pazar gününü keyiflerine göre yaşıyorlardı.